Ya hatırladığınız her şey bir yalansa?
Evet, evet, anılarınızın, geçmişinizin ve tecrübelerinizin hepsinin kendi kendinize söylediğiniz bir yalandan ibaret olduğunu söylesem size, ne düşünürdünüz?
Bellek yanılgısı kavramı işte tam da bu noktada devreye giriyor. Bellek yanılgısı, belleğinizin içinde bulunduğunuz duruma ve düşüncelerinize göre sürekli kendini güncellemesi durumu.
Yani belleğiniz içinden istediğiniz zaman sürekli aynı bilgileri aldığınız bir depolama birimi değil. Aksine, dinamik bir yapı ve duyduğumuz, gördüğümüz şeylere göre kendini sürekli güncelliyor.
Bu konuda psikolog Elizabeth Loftus bir deney yapıyor. Bu deneyde iki ayrı gruba ayrılmış deneklere bir trafik kazası gösteriliyor. Bir gruba, “Araçlar birbirine bindirdiklerinden hızları kaçtır?” sorusu soruluyor. Diğer gruba da “Araçlar birbirine çarptıklarında hızları kaçtır?” sorusu soruluyor. Aynı kazayı izlemelerine rağmen, “bindirme” kelimesini duyan denekler, araçların hızlarını çok daha yüksek olarak tahmin ediyorlar.
Yine benzer bir deneyde psikolog Elizabeth Loftus, deneklere bir arabanın karıştığı başka bir kaza gösteriyor. Ve ekranda aynı anda “yeşil bir de araba” geçiyor. Yine iki gruba ayrılan gruplardan birine, “Kaza sırasında arkadan geçen “mavi arabanın” üzerinde bir kayak takımı var mıydı?” diye soruluyor. Diğer gruba da herhangi bir renk belirtmeden aynı soru yöneltiliyor. Kaza görüntüsünde arkadan geçen arabanın rengi yeşil olmasına rağmen, mavi araba sorusu sorulan deneklerin kendinden daha emin bir şekilde mavi araba gördüklerini iddia ettikleri görülüyor.
Ne kadar ilginç değil mi? Geçen araba yeşil olmasına rağmen, mavi araba sorusu sorulan denekler, belleklerini bir şekilde manipüle ediyor ve mavi arabayı hatırladıklarını düşünüyorlar.
Yani, belleğimiz, başkalarının söylediklerinden, duyduğumuz şeylerden ve gördüklerimizden sürekli etkilenerek, kendini güncelliyor. Yani anılarımız sabit değil, ara ara bakış açımızca değiştiriliyor. Şimdi isterseniz bir düşünün. Hatırladığımız anılar ne kadar ve kime göre doğru?
Kaynak: Sosyal hayvan, Sosyal Biliş
Gökhan Kösem