akista müzik Mihaly Csikszentmihalyi dinginyasam

Akışta Müzik! Müzikten 10 Kat Keyif Almak!

Müzik dinlerken Aldığınız Keyfi 10 Kat Arttırmak İster Misiniz? Eğer müzik dinlerken, akışa girebilirseniz, yani farkındalıkla müzik, akışta müzik dinlerseniz ve o anda kalabilirseniz, bu keyfi harika bir şekilde yaşayabilirsiniz. Peki bunu nasıl yapabilirsiniz? İsterseniz müzik deneyiminizi zirveye çıkaracak bu adımlara geçmeden önce, bu deneyimi biraz daha açalım ve hem bu konudaki bilimsel çalışmalara hem de Mihaly Csikszentmihalyi ‘in Akış kitabında yazdığı müziğin üç farklı dinleme aşamasına bir göz atalım. Bu arada, normal bir insan, bu 3 aşamadan sadece ilkinin keyfini alıyor, diğerleriyse, sessizce keşfedilmeyi bekliyor.  


Anda Kalmak, Farkındalık!


Müzik dinlemek, zihni düzene sokabilen, stresi ve endişeyi uzaklaştırabilen bir etkinlik. Sadece olumlu olarak değil, olumsuz olarak da oldukça etkili. Çünkü müzik, dinleyenlerin ruh halini istediği bir şekle sokabilen büyülü bir unsur. Tarihin çeşitli dönemlerinde, insanları etkilemek için farklı müzik türleri kullanılmış. Bu, kimi zaman orduları cesaretlendirmek için, kimi zaman çeşitli dini ritüelleri yerine getirmek için, kimi zaman da insanları şifalandırmak için.


Bellek Yanılgısı: Anılarımızı Neden Yanlış Hatırlarız?


Hayat enerjisi de müzikten oldukça fazla etkilenir.  Enerjimiz, depresif bir şarkıyla nasıl düşebiliyorsa, enerjimizi bu yolla da kolaylıkla arttırabiliriz. Olur olmaz bir yerde duyduğunuz bir arabesk şarkının, bir anda modunuzu düşürdüğü bir günü hatırlatın. Ya da enerjik bir şarkının içinizde bir anda dans etme etkisi uyandırdığı bir günü. O anın modunuza nasıl etki ettiğini, hatırladınız değil mi?

İsviçreli Fizikçi Dr. Hans Jenny, seslerin insan bedeni, zihni ve ruhunda yarattığı etkileri araştırmış ve bu konuda çok önemli bulgular ortaya koymuş. Dr. Jenny, Cymatics, yani ses frekanslarını görselleştirme bilimi ile ilgili kitabında da bu konuyu ayrıntılarıyla ele almış. Bu çalışmaları bir cümleyle özetleyecek olursak, dinlediğimiz her müziğin, bedenimiz, zihnimiz ve ruhumuz üzerinde bir etkisi var.

Pierre Franckh ‘ın Rezonans Kanunu kitabı da, müziğin bünyemiz üzerindeki bu etkisini şu cümleyle ile özetlemiştir:

Her hücrenin kendine özgü frekansı ya da titreşimi, seslerin niteliğine göre değişime uğrar.

rezonans kanunu seslerin insana etkisi enerjimize etkisi dinginyasam

Dolayısıyla modern bilim, insanların iyileştirici frekanslarla akort olmalarını ve şifalanabileceklerini artık biliyor.

Bu şifalı seslere bir örnek verecek olursak, bu örnek Tibet kasesi sesi olabilir. Özellikle bu ses eşliğinde meditasyon yapılabiliyor. Bu enstrümanla, bedenimiz ve ruhumuz hızla uyumlu hale gelir. Birkaç dakika bu sesi dinlemek, harikalar yaratabilir.

Klasik müzik, doğa sesleriyle uyumlu yavaş tempolu melodiler ya da 60-80 BPM aralığındaki enstrümental parçalar dinletilen ineklerin, stres seviyesinin azaldığı ve süt verimlerinin arttığını bugün biliyoruz. Tabi burada seçilecek klasik müzik eserleri oldukça önemli. Maazallah ineklere Mozart, Beethoven ya da Bach ‘ın yumuşak eserleri yerine, 2Cellos dan resistance ‘ı dinletirseniz, tüm ahır, toptan gaza gelebilir. Araba kullanırken de aman diyim. Beni bayağı gaza getiriyor.

Bu arada, videolarda kullandığımı yazı tipimiz de Vivaldi: ) Ne kadar estetik değil mi?

Müzikten gerçek manada keyif almak için, dinlenilen müziğe gerçekten dikkat etmek gerekir. Yani onu gerçekten dinlemek. Bugün insanların çoğu, müzik dinlemek yerine sadece müziği duyuyorlar. Mihaly Csikszentmihalyi ‘in Akış Teorisi ile ilgili yazdığı Akış kitabında söylediği gibi,

Müziği duyarız, ama nadiren dinleriz.

akis akista muzik dinlemek Mihaly Csikszentmihalyi

Örneğin bir konserde elinde telefonla konseri çeken bir insanı ele alalım. Bu kişi, o anda aslında müzik dinlemiyor, sadece müziği duyuyor. Sadece bir çekim faaliyeti yürütüyor. Dolayısıyla, an kaçmış, müzikten alınacak keyif de dibe vurmuş oluyor. Normal şartlarda, konser deneyimi, akışa girebilmek için oldukça etkili. Çünkü konserlerde, dinlediğimiz şarkıyı sadece bir kez dinleme şansımızın var ve bu da bize müthiş bir odaklanma fırsatı sunuyor. Fakat, günümüzde, birçok insan bunu telefonları uğruna heba ediyor.

 Csikszentmihalyi ‘e göre, müzik, insana üç temel deneyim sunar. Bunlardan ilki ”Duyusal dinleme” modudur. Bu deneyimde, çellonun sesi ile hüzünlenebilir, piyanodan gelen ritimlere ayak uydurabiliriz. Ya da 9 8 bir ritimle roman oynayabilir, ankara havası duyduğunuzda miskete başlayabiliriz. Bu deneyim bizde fiziksel hareketlenmelere sebep olan bir deneyimdir. 

Müziğin sunduğu ikinci deneyim modu, “Analojik dinleme” modudur. Bu mod, duyulan seslere göre, hislerin ve görüntülerin canlandırıldığı bir moddur. Örneğin, romantik bir şarkıda, sevgilinizle dans ettiğinizi düşünmeniz ya da bir klasik müzik eseri dinlerken, kendinizi farklı bir doğa atmosferinde hayal etmeniz gibi.

Mihaly Csikszentmihalyi akis muzik dinlemenin uc asamasi dinginyasam

Müzik dinlemenin en keyifli aşaması ise “Analitik seviye” ‘dir. Bu seviyede, kişi parçadaki bütün detaylara dikkat eder ve artık dikkati parçanın yapısal öğelerindedir. Bu dikkat o kadar fazladır ki, aynı eserin farklı versiyonlarını, hatta farklı müzisyenlerin yorumlarındaki farklılığı da karşılaştırabilmeyi sağlar. İnsanlar analitik dinleme becerilerini geliştirdiklerinde, müzikten aldıkları keyfi geometrik bir şekilde arttırabilirler. Burada alınan keyif farkı, normal bir insanın yemek yemekten aldığı keyifle, bir gurmenin leziz bir yemeği tatması arasındaki fark kadardır. 

Peki, müzikten, bir gurmenin aldığı keyiften daha fazla keyif alabilir miyiz? Bunun da cevabı evet. O yemeği yaparak. Yani, müzik yapmayı öğrenerek. Müzik yapmayı öğrenmek, sadece müthiş bir keyif sağlamakla kalmaz, aynı zamanda insan zihnini de düzene sokar. Müzisyen beyni denilen olumlu beyin şekline de kapı aralar.

Ünlü filozof Platon da çocuklara öncelikle müzik eğitimi verilmesini savunuyordu. Çünkü müziğin, onların bilinçlerini düzene sokacağını biliyordu. Bu sağlanınca da daha berrak bir zihin, dolayısıyla, daha bilinçli bir nesil ortaya çıkacaktı.

Rafaello ‘in 1509-1511 yılları arasında yapmış olduğu Atina Okulu ‘nda Platon’u ve diğer bir sürü ünlü ismi yan yana görüyoruz. Ama müzik eğitimi verecek çocuk pek göremiyoruz, ama olsun. O dönem için çok önemli bir düşünce bu.

Rafaello atina okulu sanat tarihi platon

Bu eğitimi almış birini örnek verecek olursak, bu kişi ünlü bilim adamı Einstein olabilir. Einstein bir dâhiydi ve bu dahiliğine, müziğin oldukça fazla katkısı vardı. Çünkü, herhangi bir müzik aletini çalan bir insanda, normal insan beyninden daha farklı olan bir müzisyen beyni oluyor. Bu kişilerde özellikle iki beyin yarım küresi arasındaki bağlantıyı sağlayan, Corpus Callosum bölgesi daha geniş. Yine motor becerileri sağlayan beyincikleri daha büyük, özellikle işitsel korteksleri daha gelişmiş ve beyinlerinde daha çok gri madde var. Beyindeki bu gri madde, düşünceleri, anıları, duyguları ve kas hareketlerini daha iyi kontrol etmelerini sağlıyor.

muzisyen beyni ve normal beyin arasindaki fark akista muzik dinginyasam

Bu da daha hızlı ve etkili bir iletişim sağlıyor.  Bu da insanın zihinsel aktivitelerini geliştirerek, olaylara daha farklı açılardan bakmasını sağlıyor.

Einstein, henüz 6 yaşındayken keman çalmaya başlamıştı. Ünlü bilim adamı, çok büyük bir Mozart hayranıydı. 13 yaşına geldiğinde Mozart’ın sonatlarını çalabiliyordu. Şu cümlesi, ona olan sevgisini çok güzel özetliyor:

einstein keman muzik akista muzik dinlemek

Mozart ‘ın müziği öylesine saf ve güzeldir ki onda evrenin iç işleyişinin bir yansımasını görüyorum.

einstein mozart sozu akista muzik dinlemek anda kalmak dinginyyasam

Einstein, müziğe olan tutkusunu da şöyle açıklıyordu.

Eğer fizikçi olmasaydım, muhtemelen müzisyen olurdum. Ben, sıklıkla müzikle düşünürüm, düşlerimi müzikle yaşarım. Hayatımı müzik penceresinden görüyorum.”

einstein muzik sozleri akista muzik muzikle farkindalik

Günümüzde, fırsatı olan aileler çocuklarına müzik eğitimi aldırabiliyorlar. Bu harika bir şey! Ama burada da yine detaya odaklanarak bağlamı kaçırma durumu söz konusu. Müzik, zihinde bir düzen yarattığında bize fayda sağlıyor. Oysa günümüzde kimi aileler, daha çok performans kaygısı yaşayarak, çocuklarını zorluyorlar ve çocukların müzikten alacakları esas faydayı es geçmelerine neden oluyorlar. Yani çocukları strese sokarak, etkiyi terse çeviriyorlar. Leonardo Da Vincinin de dediği gibi,

Arzu olmadan çalışmak hafızayı bozar ve aldığı hiçbir şeyi muhafaza etmez.

Peki, müzik dinlemeyi bir akışa nasıl çevirebiliriz? Yani, müzikten aldığımız keyfi nasıl katlayabiliriz? Bunun iççin her gün konsere mi gitmeliyiz, yoksa kendi konser ortamımızı mı yaratmalıyız? Mihaly Csikszentmihalyi akış kitabında bu keyfi yaşayanların uyguladığı 4 farklı adımdan bahsediyor. Csikszentmihalyi ‘e göre bu kişiler müzik dinlemeyi gerçekten ciddiye alıyorlar ve şunları yapıyorlar:

  • Dinleyecekleri müzikleri özenle seçiyorlar.
  • Özel dinleme hedefleri koyuyorlar
  • Müzik dinlemek için özel saatler belirliyorlar
  • Zamanı geldiğinde oldukları ortamı o müziğe uyarlıyorlar ve çeşitli ritüeller uyguluyorlar. Işıkları azaltmak ve bir mum ya da tütsü yakmak bu ritüellere örnek olarak verilebilir.

Siz de gününüzün yarım saatini bu akış aktivitesi için ayırabilirsiniz. Örneğin en sevdiğiniz klasik müzik eserlerinden 5 tanesini seçerek ya da 5 farklı Türk sanat müziği eseri belirleyerek bu aktiviteyi onlarla yapabilirsiniz. Hedef olarak, en sevdiğiniz müzisyenlerin Türk sanat müziği eserlerini belirli günlerde bitirmeyi belirleyebilirsiniz. Dinleme saatiniz geldiğinde, atmosferinizi ayarlayıp, arkanıza yaslanarak bu deneyimin keyfine varabilirsiniz. 

Bu konuda benim uyguladığım bir yöntem de şarkı söylemek, karaoke yapmak. Bunun için sesinizin güzel olması gerekmiyor, şarkı söylemekten keyif alın yeter. Özellikle araç kullanırken bunu yaptığınızda, o yolculuktan müthiş bir keyif alıyorsunuz. Trafik derdinize de çözüm daha ne istiyorsunuz:) Tabi, trafik kurallarına uymak ve gözünüzü yoldan ayırmamak koşuluyla. 

Hep müzik dinleme ile ilgili örneklere yer verdik. Peki müzik dinlemenin esas olayı kaçırmamıza neden olacağı bir yer var mı? Bunun cevabı da kesinlikle evet. Doğa. Eğer doğaya çıktıysanız ve etrafta kış cıvıltıları, yaprak hışırtıları, nehir akıntıları gibi doğanın seslerine yani senfonisine kulak tıkayarak kulaklıkla müzik dinliyorsanız işte bu da aynen şuna benzer:

Dünyanın en ünlü orkestrasının konserine gitmişsiniz ama siz kulaklıklarınızı takmışsınız bilmem kimi dinliyorsunuz. Sizce de bu, o orkestraya biraz haksızlık olmaz mı?

Ve son bir öneri de şu: Nasıl rejim yaparken, yediklerinize dikkat ediyorsanız, aynı özeni, izlediklerinize, gördüklerinize ve dinlediklerinize de uygulamanız. Çünkü, nasıl yedikleriniz vücudunuzu doğrudan etkiliyorsa, diğer duyularınızla zihninize, kulaklarınıza aldıklarınız da, sizi o kadar etkiliyor.

Gökhan Kösem

Kaynaklar:

  • Akış, Mihaly Csikszentmihalyi, s165
  • Rezonans Kanunu, Pierre Franckh, s137,138
  • www.jneurosci.org/content/23/27/9240
müzisyen beyni farklari dinginyasam

Buna Da Bakın

anksiyete nasil gecer anksiyete nasil yenilir dinginyasam.com 1

Anksiyete Nasıl Geçer? Anksiyete Nasıl Yenilir?

Anksiyete nedir, kaygı bozukluğu nedir, anksiyete belirtileri nelerdir gibi soruları önceki anksiyete yazımızda yanıtlamıştık. Peki …

anksiyete nedir kaygi bozuklugu nedir www.dinginyasam.com

Anksiyete Nedir? Kaygı Bozukluğu ve Anksiyete Belirtileri

Anksiyete, diğer bir adıyla kaygı bozukluğu, birçok insanın yaşamını olumsuz etkileyen önemli bir psikolojik rahatsızlık. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir